Sıra Cetvelindeki Hesaplamada İhale Tarihi mi, Kesinleşme Tarihi mi Baz Alınmalıdır


İcra ve İflas Hukukunda İhale İşlemleri, Sıra Cetveli ve Paraların Paylaştırılması, İhale Bedelinin Nemalandırılması, İhalenin Feshi
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2276
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO: 2013/23003
KARAR NO: 2013/31700

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 03.06.2013 tarih, 12019/20512 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi İshak Kılavuz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte, taşınmazın ihale ile satılmasından sonra yapılan hesaplamada icra müdürünce ihale tarihine göre hesaplama yapılmış, ayrıca dosyada alacaklının başka takip dosyasından haczi olduğu halde artan paranın taşınmaz malikine ödenmesine karar verilmiştir.
Alacaklı tarafından söz konusu işlemler şikayet konusu yapılmış, mahkemece sıra cetveli yapılırken alacağın hesaplandığı, bir itirazın olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, temyiz üzerine de kararın Dairemizce 03.06.2013 tarihinde onandığı anlaşılmıştır.

İcra İflas Kanunu'nun 134/6.maddesinde; ihale kesinleşmedikçe bedelin alacaklıya ödenmeyeceği öngörülmüştür. Aynı Kanun'un 140. maddesinde ise; "Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar" hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, alacaklı tarafından 110.611,58 TL alacağın faiziyle birlikte borçludan tahsili istenmiş olup, icra müdürünce borç miktarının, alacaklıya ödeme yapıldığı tarihe göre hesaplanması gerekir. Çünkü ihalenin kesinleşmesine kadar olan sürede alacağın faizi işlemeye devam edecektir.

Öte yandan takip dosyasında satılan taşınmaz üzerinde alacaklının rehin hakkı ile birlikte başka takip dosyasından da haczinin olduğu görülmektedir. Her ne kadar mahkeme kararında, yapılan sıra cetveline itiraz olmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmişse de, takip dosyasının suretinde icra müdürünce yapılmış bir sıra cetvelinin olmadığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece; icra müdürlüğünce sıra cetveli düzenlenmesi gerektiğine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ :Alacaklının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 03.06.2013 tarih ve 2013/12019 E. - 2013/20512 K.sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 08.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



**************



T.C.
YARGITAY
23.HUKUK DAİRESİ

Esas: 2013/133
Karar: 2013/736

11.02.2013

•İHALENİN FESHİ
•SIRA CETVELİNDE ESAS ALINACAK ALACAK TUTARI

ÖZETİ: İhale tarihine göre değil, ihalenin kesinleşme tarihine göre hesaplanacak alacak tutarlarına sıra cetvelinde yer verilir.

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Şikayetçi vekili, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla girişilen takipte borçluya ait taşınmazın 30.04.2010 tarihinde yapılan ihale sonucunda 135.100,00 TL bedelle satıldığını, açılan ihalenin feshi davasının reddine dair verilen kararın kesinleştiğini, sıra cetvelinde, ilk sırada yer alan ve 1. derecede ipotek alacaklısı olan şikayet olunanın alacağının, 26.12.2011 tarihi itibariyle 110.433,76 TL olduğunu, ancak ipotek limiti 110.000,00 TL olduğundan ipotek limit miktarının, şikayet olunana ödenmesi sonrasında kalan miktarın, müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, ihale tarihi, 30.04.2010 olmasına rağmen dosya alacağının 26.12.2011 tarihi itibari ile ulaştığı miktar dikkate alınarak sıra cetveline esas alacak miktarının tespit edilmesinin ve şikayet olunana buna göre pay ayrılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, şikayet olunanın limit ipoteğine dayalı alacağına işletilecek faizin satış tarihine kadar hesaplanmasının gerektiğini, İİK'nın 138/2. maddesi gereğince satış tarihinden sonra işleyen faizler için pay ayrılamayacağını ileri sürerek, Mersin 3. icra Müdürlüğü’nün 2009/8744 Esas sayılı dosyasında düzenlenen 18.01.2012 tarihli sıra cetvelinin iptali ile düzeltilmesine karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.

Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; sıra cetvelinde esas alınması gereken meblağın, ihale tarihine kadar olan süreç için hesaplanması gerektiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne, sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.

Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir.

Şikayet, sıra cetvelinde ayrılan paya itiraza ilişkindir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ihalenin feshi dava edilen taşınmaz bedelinin paylaştırılmasında, satış tarihinin, ihale tarihi mi, yoksa ihalenin feshi talebinin reddinin kesinleşme tarihi mi olduğu noktasındadır. İİK'nın 138/1. maddesindeki "Mahcuz mallar tamamıyla satıldıktan bedelleri alakadarlara hisselerine göre paylaştırılır.” hükmü uyarınca, sıra cetvelindeki alacaklar satış tarihi itibariyle belirlenir.

İki tarafın iradesiyle yapılan satış sözleşmesini düzenleyen 818 sayılı BK'nın 182/2. (6098 sayılı TBK'nın 207/2.) maddesine göre, “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Burada, satış akdi kurulduğu anda sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça derhal satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devrettiği ve alıcının, bedel ödeme borcunu ifa ettiği kabul edilir.

Cebrî artırma yoluyla satışta ise durum farklıdır. İİK’nın 134/1. maddesi ilk cümlesine göre “icra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen alıcı o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olur.” Benzer yönde 818 sayılı BK'nın 225/1.(6098 sayılı TBK’nın 275/2.) maddesinde “Cebri artırma yoluyla satış, artırmayı yöneten memurun en yüksek bedeli öneren kişiye ihale etmesiyle kurulmuş olur.” İİK'nın 134/4 maddesi uyarınca “Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya 130. maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. İcra müdürü, ödenen ihale bedeli ile ilgili olarak ihalenin feshine yönelik şikayet sonucunda verilecek karar kesinleşinceye kadar para bankalarda nemalandırılır. İhalenin feshine ilişkin şikayetin kabulüne veya reddine ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine, ihale bedeli nemaları ile birlikte hak sahiplerine ödenir” Burada anılan maddelere göre cebri artırma yolunda ihale edilmekle en yüksek teklifi yapan, bu satıştaki teklifi ile bağlı ve bu sözleşmenin tarafı haline gelmiş ve edim borcu yüklenmiş ise de;

İİK'nın 134/1. maddesi ikinci cümlesindeki “İhale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare edileceği icra dairesi tarafından kararlaştırılır.” ve İİK'nın 135/1. maddesindeki “Taşınmaz alıcıya ihale edilip bedeli alındıktan sonra alıcı namına tescil edilmesi için 134. maddede yazılı müddete riayet edilerek tapuya müzekkere yazılır” hükümlerinden anlaşılacağı üzere, cebrî artırma yoluyla satışta alıcı satılana iki tarafın iradesiyle yapılan satış sözleşmesindeki gibi sözleşmenin bağlayıcı hale gelmesiyle değil, ihalenin feshine yönelik şikayet sonucunda verilecek red kararı kesinleşince ulaşabilmekte ve aynı şekilde İİK'nın 134/6. maddesinde düzenlenen “ihale bedeli alacaklılara ödenmez.” hükmüne göre satıştan yararlanacak olan ihale borçlusunun takipteki alacaklıları ihale anında değil ihale kesinleştikten sonra satış bedeline ulaşabilmektedir. Kanun koyucunun, “ihalenin kesinleşmesi” ibaresini kullanmasındaki amaç buradaki satışın cebri olma özelliğinden kaynaklanan satışın bir anlamda askıda olmasıdır. İhale ile en yüksek teklifi yapanın, sözleşmenin tarafı haline gelmesi ve mülkiyetin geçmesine ilişkin düzenlemeler ise hukuki güvenlik içinde satıştan sağlanan amacın en yüksek seviyede sağlanmasına yöneliktir.

Somut olayda, bedeli paylaşıma konu taşınmazın, 30.04.2010 tarihinde yapılan ihalesinin feshi istemiyle Harran İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2010/11 Esas sayılı dosyası ile açılan davada ihalenin feshi davasının reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmıştır (İİK'nın 134, 135). Bu itibarla mahkemece, ihalenin kesinleşme tarihine göre sıra cetveline dahil alacakları hesaplayan sıra cetvelinin doğru olması sebebiyle şikayetin reddi gerekirken, ihalenin feshi davasının açılmadığı durumda geçerli olan yazılı gerekçeye dayalı karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet olunan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



YARGITAY 23.HUKUK DAİRESİ :
04.07.2013 T.
E:3496, K: 4658

ÖZET : Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin "Karar düzeltme talebi" ni kabul ederek oluşturduğu en son içtihata göre; sıra cetvelinde alacaklıların alacaklarına "ihalenin kesinleşme tarihine kadar" değil, "ihale tarihine kadar" işlemiş faizleriyle birlikte yer verilmelidir.-
Şikayetçi vekili, borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde şikayet olunanın alacağının ihale tarihine göre hesaplanması gerekirken, ihalenin feshi davasının kesinleştiği tarihe kadar hesaplandığını, bunun İcra ve İflas Kanunu’nun 138 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Şikâyet olunan vekili, şikâyetin reddini istemiştir.
Mahkemece, “sıra cetvelinde esas alınması gereken meblağın, ihale tarihine kadar olan süreç için hesaplanması gerektiği” gerekçesiyle “şikâyetin kabulüne” ve sıra cetvelinin iptaline dair verilen karar şikayet olunanın temyiz itirazı üzerine Dairemizce bozulmuştur.
Bu kez, şikâyetçi vekili kararın düzeltilmesini istemiştir.
Şikâyetin konusu, üzerinde birden çok alacaklının haciz veya rehin hakkı bulunan bir malın satışından elde edilen tutarın paylaştırılması için sıra cetveli düzenlendiğinde, alacaklıların alacaklarının tutarının hangi tarihe göre belirleneceği noktasında toplanmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun paylaştırmaya ilişkin 138 ve 140. maddeleri bu tarihin belirlenmesinde satış tarihinin esas alınacağına işaret etmiş; Yargıtay uygulaması da hesaplamanın satış tarihine göre yapılacağı noktasında istikrar kazanmıştır (23.HD., 26.02.2013 gün ve 2013/361-1086 E.K. ve 23. HD., 07.03.2013 gün ve 2013/373-1332 E.K.). Nitekim öğretide de faiz hesaplamasının satış tarihine kadar yapılacağı yönündeki görüş ağırlıktadır (Köprülü, B. ve Kaneti, S.: Sınırlı Aynî Haklar, 2.b., İstanbul 1982-1983, s. 285).
Belirtmek gerekir ki sıra cetveline yönelik itirazlarda aynı borçlunun birden çok alacaklısının tatmini söz konusu olduğundan, bunlar arasındaki adalet dengesinin korunması ve hepsi için objektif kıstasların kabulü gerekir. Tek bir alacaklı ile borçlu arasındaki ilişkilerde uygulanabilecek kuralların, sıra cetvelinden doğan uyuşmazlıklarda aynen uygulanması, kimi zaman adil sonuçlar vermemektedir; bu itibarla, bu yöne ilişkin bilimsel görüşlerin ve yargısal içtihatların sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıklarda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle yerel mahkemenin işleyen faizin satış tarihine kadar işletilmesine ilişkin kararının onanması gerekirken, hatalı biçimde bozulduğu anlaşıldığından, şikâyetçi vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 11.02.2013 gün ve 2013/133–736 E.K. sayılı kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle şikâyetçi vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 11.02.2013 gün ve 2013/133–736 E.K. sayılı kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının ONANMASINA, evvelce alınması gereken aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden şikayet olunandan alınmasına, şikayetçinin peşin harcının istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Satış (ihale) İşlemleri” sayfasına dön